Üniversite son sınıfta tanıdığım ve sevdiğim bir hocamın kitabı Kısmet. Kendisinden kitabının çıktığını duyduğum anda alıp okumak istediğim ama bir türlü bulamadığım bu kitabı sonunda okumayı başardım. İçeriğine gelecek olursak...
Kitap, kapağında da yazdığı üzere 'bir aşk ve devrim öyküsü' nü anlatıyor. Üç ana karakter var ve Paris'te bir araya geliyorlar. Roman, 20. yüzyılın başında, Jön Türk ve Rus Devrimi'nin yanı sıra farklı ülkelerden üç insanın aşkını anlatıyor. Siyaset Bilimi mezunu biri olarak, kitabın konusu ilgimi çekti ve keyifle okudum. Hocam diye demiyorum, devrim süreçlerini kusursuz ve akıcı bir dille anlatmış. (: Zaten kitabın son sözünde de görüşmelerin birebir alıntı olduğunu, romanın gerçekle kurgu arasında geliştiğini ifade etmiş.
Romanın bir konusunun devrim ötekinin aşk olduğunu söylemiştim. Olay örgüsündeki aşk kısmına gelince; bence bu kısım çok kopuktu. Karakter tanımlaması da aynı şekilde... Yani, bir romanı okurken, okuyucu karakterin her ayrıntısını bilmeli ve onu çok uzun zamandır tanıyormuş hissi olmalı. Bu detayları ben alamadım kitaptan. Aynı zamanda, aşk öyküsü de kafamda soru işaretleri bıraktı. Aralarda çok fazla boşluk olduğunu düşünüyorum.
Evet, kitap oldukça yoğun ve sürükleyiciydi. Devrim hikayesi boşluksuz ve açıktı. Ama, aşk kısmının kopuk bir kurgusu olduğu için kitapla tam olarak bütünleşemedim. Zaman çok hızlı aktı ve kimi anlatıyor, en son neredeydi gibi sorular oluştu aklımda.
Birçok ülkeye gittiler, arada aşk uğruna Manş Denizi'ni geçen bir kadın... Bu kadar kopukluğun arasında bazı kısımları anlamsız ve abartı geldi bana. Başlangıç da aynı şekilde farklı ve kopuk bir başlangıçtı. Olayı kavramayı, hikayeyi kafamda kurup, oturtup o şekilde ilerlemeyi zorlaştırdı bence. Ama yine de, tarih içeren romanları sevenlerin okuması gerekir diye düşünüyorum. Ülkesi uğruna gözünü kırpmadan mücadele veren güçlü kimliklerin hikayesi kimi zaman değişik gelebilir insana...
Keyifli okumalar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder